Obezitenin Tarihsel Gelişimi

Her yıl artan obezite vakaları, geçmişte obezitenin durumunu ele almamıza neden olmakta. Zira artan obezite vakalarının geçmişte de bu seviyede olup olmadığını bilmek, nerede yanlış yaptığımızı anlamamızı sağlıyor. Geçmişte obezite oranları dünya genelinde hangi seviyedeydi ve bu seviyenin artmasına neden olan olaylar neydi? Bu yazımızda obezitenin tarihsel olarak gelişimini ve vaka oranlarını inceleyeceğiz.

İlk Çağlarda Obezite

İlk insanlar, avcı toplayıcı olarak geçimini sürdürmekteydi. Diyet listesinde yer alan temel yiyecekler; hayvan eti, doğadan toplanan bitkiler ve deniz canlılarıydı. İnsanoğlu, bu dönemde besinlerini avlanarak ya da toplayarak elde ediyordu. Eğer avlanacak ya da toplanacak bir besin yoksa, bu durumda insanlar açlıktan ölüyordu. Açlığa maksimum 7 gün süre dayanabilen insanlar için günübirlik beslenmenin önemi çok kritikti. Bu nedenle yeteri kadar beslenemeyen insanlarda obezite görülmüyordu.

Tarım Toplumu ve Obezite

İnsanoğlu ne zaman tarım toplumuna geçti, bu dönemde ilk obezite vakaları da görülmeye başlandı. İlk kentlerin ve şehirlerin görülmeye başlandığı tarım toplumunda, evler inşa ediliyor ve bu evlere yakın bölgelerde tarım yapılıyordu.

Tarım yapabilen insanlar, mahsullerini depolayabiliyor ve “ihtiyaç fazlası” ürün elde edebiliyordu. Özellikle de patates ve pirin gibi ürünler, tarımla ilgilenen insanlar adına fazlaca elde edilebiliyordu. Bu dönemlerde takas usulü alışverişler yaygınlaştı ve tarımla ilgilenen insanlar, herhangi bir gıda almak için bu ürünleri takas edebiliyordu. Yani bir ürün karşılığında avlanmadan ya da toplamadan hazır ürün alımı ilk bu dönemde gerçekleşti.

Hareket ve arayış içerisinde olmayan insanlar, yeteri kadar hareket etmedikleri için ve farklı bir beslenme türüne geçtikleri için obeziteyle karşılaştılar.

İlk Obez Toplulukların Ortaya Çıkışı

Dinlerin ortaya çıkması, dini mekanların artmasını sağladı. Özellikle de Orta Çağ döneminde yaygınlaşan kiliseler, din adamlarının da bolluk içerisinde yaşamasına neden oldu. Çalışmadan ve hareket ihtiyacı duymadan yaşayan insanlar, bolluk içerisinde yaşamaya başladılar. Bu noktada obezite oranları artış gösterdi ve ilk obez topluluklar ortaya çıkmaya başladı. Kölelerin çalıştığı dönemde din adamları günümüzde “şişman” bir şekilde tasvir edilmektedir çünkü bu durum gerçekten de böyledir.

Sanayi Devrimi ve Obezite

Sanayi devrimi, bundan yaklaşık olarak 300 yıl önce ortaya çıktı. Sanayi devrimi, daha az insan gücüyle daha fazla üretime neden oldu. Özellikle de buharla çalışan makinelerin icadı, insanların daha fazla üretim elde etmelerine ve üretilen ürünlerin daha kolay nakliye edilmesine olanak sağladı. Sanayi tipi ürünlerin artışı, nüfusun da artışına neden oldu ve doğal olarak obezite oranları da artış gösterdi. Fakat bundan 200 yıl öncesinde dahi obezite oranı, dünya nüfusunun %5’inden daha azdı.

Teknoloji Çağı ve Obezite

İkinci Dünya Savaşından birkaç yıl sonra obezite oranı fark edilir bir şekilde artış göstermiştir. Bunun nedenleri arasında; hazır gıdaların yaygınlaşması, araba kullanımı, ofis yaşamı ve teknolojinin insan hayatını kolaylaştırması gibi nedenler söz konusudur. Aynı zamanda son 50 yılda inanılmaz bir biçimde artış gösteren insan nüfusu, obezitenin de artış göstermesinde bir etkendir.

İnternetin hayatımıza girmesi ise tamamen farklı bir neslin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Şeker ve doğmuş yağ yönünden artış gösteren diyet listesi, toplumları obeziteye karşı savunmasız kılmaktadır. Eskisi gibi gıdaya ulaşımın zor olmadığı bu dönemler, insanların oturdukları yerden bol şekerli ve bol yağlı besinler tüketmelerine neden olmuştur. Bunun yanı sıra evden çalışmanın artış gösterdiği bu dönemler, insanların yeteri kadar hareket etmemelerine neden olmuştur.

Sonuç olarak dünya nüfusunun %20’den daha büyük bir kısmı günümüzde obeziteye yakalanmıştır ve ülkemizde de her 5 erkekten biri ve her 3 kadından biri ya obezite hastasıdır ya da eşik seviyesindedir.

Obezite ile Savaşma Yolları

Obezite ile Nasıl Savaşırız?

Obezite ile savaşmak günümüzde hem kolay hem de zordur. Zira obeziteye neden olarak koşullar artarken obeziteye yönelik tedavi yöntemleri de artmaktadır. Bu tedavi yöntemleri arasında kendi başınıza alabileceğiniz önlemler de yer almaktadır. Zira obezite, kişinin aldığı önlemlerle azalarak ortadan kalkabilir. Günümüzde dünya üzerinde önlenebilir ölümcül hastalıklardan en büyük ikinci hastalık “obezite”dir.

  • Hareket Alanınızı Artırın!

Özellikle de Coronavirüs nedeniyle dünya eve kapandı. İşlerimizi evimizde gerçekleştiriyor ve teknolojinin bizlere verdiği imkanlar sayesinde evimizden çıkmadan tüm işlerimizi halledebiliyoruz. Ancak bu durum, tembel bir insan olmamıza neden oluyor. Zira artık her şeyi uzaktan kontrol edebilir hale geldik. Bunda kendi hayatımızı da uzaktan kontrol etme durumu da var. Yani hayatımızla ilgili tüm kararları online olarak aldığımızda, bilgisayar başından kalkmama durumu ortaya çıktı. Bu durum, saatlerde hareketsiz kalmamıza ve aynı zamanda kardiyovasküler hastalıklara yakalanmamıza neden olmaktadır. Obezite de hareketsiz kaldığımızda bizleri kendi içerisine çekerek hasta kılmaktadır.

Evde hareket alanını artırmak oldukça kolaydır. Eğer fazladan bir odaya sahipseniz, bu odayı “spor odası” haline getirmeniz mümkündür. Kiler kadar ufak bir odada dahi basit egzersiz hareketleri yapabilir ve online spor hocalarından destek alabilirsiniz. Hareket etmek, obeziteye karşı en büyük silahlarımızdan birisidir.

  • Sağlıklı Beslenin!

Obeziteye karşı alınabilecek önlemlerden diğeri de sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmaktır. Bu ne yazık ki yeteri kadar yoğun olduğumuzda kolaylıkla kazanabileceğimiz bir alışkanlık değil. Zira vaktimiz olmadığı için hazır gıdalara başvuruyor ve kalori bombası olarak adlandırılan yiyeceklerle besleniyoruz. Evimizde kendimize uygun yemekler yapabilmek, oldukça sağlıklı bir beslenme yöntemidir.

Ancak buna vaktiniz yoksa bu durumda “Ev yemekleri hizmeti” alabilirsiniz. Diyetinize uygun yemekleri sizler için hazırlayıp belirli vakitlerde evinize teslim eden şirketler, daha sağlıklı beslenmeniz için uygun koşulları hazırlamaktadır. Eğer sizler de kendinize yemek yapma konusunda vakit ayıramıyorsanız, bu hizmetlerden faydalabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, internet üzerinden bir diyetisyen eşliğinde hazırlanmış hizmetlerden faydalanmaktır.

Diyetisyen yardımı sizlere her zaman fayda sağlar. Zira diyetinizdeki fark etmediğiniz zararlı öğünler, obeziteye davet açmaktadır. Örnek olarak düzenli kola tüketen birisi, her gün fazladan ortalama olarak 500 kalori almaktadır. Zira 2 bardak kola, fazladan 450-500 küsur kalori alımına neden olmaktadır.

  • Uzmanlardan Yardım Alın!

Obezite, tabağınızdaki besinler kadar yakındır size. Bu nedenle düzenli bir hareket alanı yaratmak için bir “koça”, daha sağlıklı beslenmek için bir “diyetisyene” ve aynı zamanda psikolojik durumunuzu düzeltmek için bir “psikolojik danışmana” ihtiyaç duyarsınız.

Diyetisyenler, kişiye özel beslenme listeleri hazırlamaktadır. Bu sayede size özel besinler hazırlayabilir ve obezite ile ilgili savaşta bir adım öne geçebilirsiniz. Yapmanız gereken sadece telefon numarasından iletişime geçmektir.

Fiziksel sağlık, ruhsal sağlığın yerinde olmasıyla mümkündür. Bu nedenle güçlü ve kararlı bir ruh haline sahip olmanız gerekmektedir. Hayatınızda yaşadığınız travmalar ve krizler, sizleri yıpratabilir. Ancak uzman desteği sayesinde şu anki halinizden daha iyi olacağınıza eminiz. Bu durumda yapmanız gereken, uzman psikolojik danışmalardan ya da psikologlardan destek almaktır. Obeziteye neden olan ruh sağlığı bozukluklarını araştırabilir ve bunları ortadan kaldırarak daha özgüvenli bir birey haline gelebilirsiniz. Bu gerçekten kolaydır.

Eğer bu gibi önlemler size fayda sağlamıyorsa, bu durumda cerrahi müdahale ile kesin çözüm elde edebilirsiniz. Obezite cerrahisi, günümüzde obezite ile ilgili kesin olumlu sonuçlar sağlayan bir alandır. Bu alanda alacağınız destek sayesinde obeziteyi direkt olarak mağlup edebilirsiniz. Ancak öncelikle kendi çabanızla uzman yardımı alarak obeziteyi yenmeyi denemeniz gerekmektedir.

Obezitenin Neden Olduğu Hastalıklar

Obezite, her yıl milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olan yaygın bir hastalıktır. Özellikle de ABD ve Çin gibi ülkelerde yükselen bir sağlık sorunu olarak obezite, çeşitli hastalıklara neden olmaktadır. Bu yazımızda, obezitenin doğrudan ve dolayı olarak neden olduğu hastalıklara ve bu hastalıkların ölüm oranlarına göz atacağız.

Obezitenin Vücut Sistemleri Üzerine Etkisi

Obezitenin; endokrin sistemi, solunum sistemi, sindirim sistemi, kas ve iskelet sistemi ve kardivasküler sistem üzerinde etkileri bulunmaktadır. Bu sistemlerden solunum sistemi ve kardiyovasküler sistem, obeziteden en fazla etkilenen sistemlerdendir. Solunum zorluğu, astım ve uyuma sorunları, obezitenin solunum sistemindeki neden olduğu hastalıklar arasında yer almaktadır. Koroner arter hastalığı ve yüksek tansiyon ise kardiyovasküler sistem üzerindeki sıklıkla meydana gelen hastalıklar arasında yer almaktadır.

Yukarıda saydığımız hastalıklar nedeniyle her yıl yüz binlerce insan hayatını kaybetmektedir. Solunum yetmezliği, kalp krizi ve karaciğer yağlanmasıyla doğrudan bağlantılı olan obezite, hastaların sistemlerinin düzgün çalışmamasına neden olmaktadır. Bu gibi sorunları olan obezite hastaları, eğer tedavi almazlarsa yaşam süresinde büyük bir azalma söz konusu olacaktır.

Obezitenin Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkisi

Obezite, ruhsal sorunların neredeyse bir numaralı nedenidir. Zira olumsuz benlik algısına yol açan obezite, kişilerin kendi vücut bütünlüklerini benimsememesine neden olmaktadır. Aşırı şişmanlık sonucunda toplumdan dışlandığını hisseden bireyler, kendilerini eve kapatabilir. Evde yeteri kadar hareket edemeyen bireyler, kısır döngü içerisine girerek sürekli olarak yemek yemeye başlar ve yediklerini verimli bir şekilde sindirecek kadar fazla hareket etmezler.

Obezitenin neden olduğu ruhsal bozukluklar olduğu kadar, ruhsal bozuklukların da obeziteye neden olduğu bilinmektedir. Örneğin bazı beslenme bozuklukları, obezitenin bir numaralı nedenleri arasındadır. Binge eating dediğimiz tıkanırcasına yemek yeme bozukluğu, bireylerde büyük bir soruna neden olur. Bireyler, tek amaçları yemek yemekmiş gibi davranırlar ve yemekten başka bir şey düşünemezler. Obeziteye yakalanmış bireylerin hayat hikayelerinde de sıklıkla şuna benzer cümleler duyarız:

“Bazen tek derdim yemekmiş gibi hissediyorum. Sabah kahvaltı yaparken öğle yemeğini, öğle yemeğinde akşam yemeğini ve akşam yemeğinde de gece yemeğini düşünüyorum. Yemek yemekten başka bir şey aklıma gelmiyor ve bu durum günlük yaşantımı etkiliyor. Sadece yemek yemek istiyorum ve buna engel olamıyorum”

Bu durum, hastaların bir kısır döngü içerisinde yedikçe yemelerine neden olur. Eğer düzensiz ve sağlıksız bir beslenme alışkanlığı söz konusuysa, bu durum hastaların obezite seviyelerinde artışa neden olacaktır. Öyle ki bazı hastalar sadece birkaç yıl içerisinde vücut ağırlıklarını ikiye ve hatta üçe katlarlar.

Bir hasta, obeziteye yakalanmadan önce 19 yaşında 90 kiloyken 24 yaşında 173 kiloya ulaşmıştır. Hastanın özel bilgilerini paylaşılmasa da bu hasta ruhsal sorunları nedeniyle obeziteye yakalanmıştır. Geçmişte yaşadığı cinsel taciz, hastanın travma atlatmasına neden olmuştur ve çözümü yemek yemekte bulduğuna inanmıştır.

Obezitenin Çözümü Nedir?

Obezite; uyku apnesi, felç, kas iskelet problemleri, safra kesesi hastalıkları, hiprelipidemi ve buna benzer birçok hastalığa neden olmaktadır. Obeziteye yakalanmış hastalar vakit kaybetmeden bir beslenme uzmanına ve aynı zamanda obezite cerrahına başvurmak zorundadır. Eğer durum böyle devam ederse, birkaç yıl içerisinde hasta ölümcül sonuçlarla karşılaşabilir ve hayatını kaybedebilir. Her yıl yüz binlerce hasta, obezite tedavisine geç başladığı için fazla kilolarını vermekte zorlanmaktadır.

Obezitenin en net tedavisi, hasta ve uzman ortaklığında alınan müdahaleler dizisidir. Hasta gerekirse cerrahi müdahaleye başvurmalı ve beslenme alışkanlıklarını bir an önce değiştirmelidir. Bu iki tedavi yöntemi de uzmanlar tarafından gerçekleştirilmelidir ve hasta aynı zamanda psikolojik tedavi de almalıdır.

Çocuklarda Obezite Nedenleri

Obezite, yaşlı genç demeden tüm yaş gruplarını tehdit eden bir hastalıktır. Orta ve ileri yaş gruplarında obezite daha ölümcül sonuçlara neden olsa da, obezite hastalarının büyük çoğunluğu çocukluktan obeziteye yakalanmaktadır. Özellikle de ülkemizde ideal kilonun üstünde olmak “sağlıklı” olarak algılandığı için, obeziteye eğilimli insan sayısı artmaktadır. Peki çocuklarda obezitenin nedenleri konusunda neler biliyoruz? Gelin bir bakalım.

Yanlış Ebeveyn Eğitimi Obeziteye Eğilimli Nesil Yetiştiriyor!

Son zamanlarda artan çalışmalar, obezitenin genel olarak yanlış aile eğitiminden kaynaklandığı şüphesini kuvvetlendirdi. Özellikle de yemeği bir meta haline getiren aileler, çocuğa yemeği sevdirme konusunda aşırı tutarsız yaklaşıyor! Ailelerin yemek yemek için çocuklara sunduğu “önce yemek, sonra abur cubur” teşviki, çocukların abur cuburu bir ödül olarak algılamasına neden oluyor. Bu durumda şekerli ve aşırı yağlı yiyeceklerle çocukluk yaşlarında tanışan bireyler, obeziteye davet açan yiyecekleri daha fazla tüketiyor.

Ailelerin, çocuklarını sağlıklı beslenme konusunda uyarmaları ve oyuna uyarlamaları ise bu durumda daha sağlıklı bir nesil yetiştirmek adına iyi bir yöntem. Özellikle de meyve ve sebzelerin çocukluk çağında yeteri kadar tüketilmemesi, çocukların bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi konusunda yetersiz kalıyor. Çocuklar bu durumda şeker ihtiyaçlarını kola ya da jelibon gibi ihtiyaçlardan karşılamaya çalışıyor. Bu gibi gıdaların (kola, jelibon, şekerli sakız vs.) çocuklara bir “ödül” olarak anlatmak, obezitenin en büyük nedenlerinden birisidir.

Hareketsiz Çocuklar Obezite Konusunda Riskli Grupta!

Ailelerin yeteri kadar ilgilenemedikleri çocuklar, özellikle de bilgisayar ve telefon başında daha fazla vakit geçirmektedir. Bu durum, çocukların hareketsiz bir yaşama alışmalarına neden olmaktadır. Bilgisayar ve telefon bağımlısı çocuklar, düzenli olarak hareket eden çocuklara göre obezite konusunda daha riskli bir grupta yer almaktadır.

Ailelerin çocuklarını ihmal etmeleri, çocukların obeziteye yakalanması konusunda büyük bir risktir. Birlikte geçirilmeyen vakitler ve sürekli olarak elektronik aletler üzerinden oyun oynanması, çocuklarda obeziteye riskli seviyelere yaklaştırıyor.

Travma Atlatan Çocuklar Obeziteye Daha Sık Yakalanıyor!

Duygusal yönleri yeteri kadar gelişmemiş çocuklar, obeziteye davet açan yanlışları yapma konusunda daha eğilimli. Örnek olarak çocukken zorbalığa, tacize, şiddete ya da diğer travmatik olaylara maruz kalan çocuklar, yemek yemeği bir “sığınma” aracı olarak görmektedir. Bu nedenle çocukluktan bu yana gelişen aşırı yemek tüketimi, ileri yaşlarda bireyleri obeziteye yatkın kılmaktadır.

Çocuk yaşta travmaya maruz kalan çocukların mutlaka iyi bir pedagogla birlikte tedavi alması gereklidir. Çocuklar bu konuda ihmal ve “istismar” edilirse, yemek yeme bozukluklarına yakalanabilir ve sürekli olarak yemek isteyebilir. Beyinde meydana gelen hormonal değişiklikler, çocuktaki doyma hissiyatını esnetebilir ve çocuklar yeteri kadar yemek yeseler de daha fazla yeme ihtiyacı duyabilirler.

Ne Yapmalı?

Öncelikle sağlıklı beslenme ve zararlı gıdalar konusunda çocukların aile içerisinde eğitilmesi gerekir. İlkokul 4 seviyesindeki çocuklar her ne kadar MEB tarafından bu eğitimi alsa da, aile içerisindeki eğitim kadar faydalı olmayacaktır. Aile içerisinde oyunla birlikte harmanlanan eğitim, çocukların hangi besinleri zararlı ve hangilerinin de sağlıklı olduklarını anlamalarına yardımcı olacaktır. Eğer bu konuda yeteri kadar eğitim verilmezse, çocuklar besinlerin neden olduğu sorunların ne olduğunu anlamayabilir. Bu durumda beyindeki dopamin seviyesini artıran abur cuburlar, çocuklara çok daha cazip gelir ve çocuklar bu besinlerden bulabildikleri kadar yemeye çalışır.

Bunun yanı sıra çocuklardaki D vitamini eksikliğinin de obeziteye neden olduğu, yapılan çalışmalarla bulunmuştur. Çocukların vitamin konusunda yaşadıkları eksiklik, beslenme alışkanlıkları konusunda onları tehlikeli davranışlara itebilir ve aile ihmali, çocukları obeziteye yakalanmış bireyler haline getirebilir.

Obezite ve Obezite Cerrahisi Nedir?

Obezite Nedir?

Obezite, günümüzün en büyük sağlık sorunlarından birisi olarak dikkat çekmektedir. Çünkü insanların değişen yaşam stilleri, insanları daha hareketsiz ve daha hazır gıda tüketicisi olmaya itti. Bu durumda obezitenin kaçınılmaz sonuçları ortaya çıkmaktadır. Peki obezite nedir ? Obezite cerrahisi nedir ? Obezite cerrahisi fiyatları nedir ? diye merak ediyorsanız, yazımızın ana konusuna bir an önce geçelim.

Genel tanımıyla obezite (halk arasında şişmanlık), kişinin ideal kilosundan daha fazla kiloya sahip olması olarak tanımlanabilir. Her yaş aralığında ve her uzunlukta ideal bir kilo aralığı bulunmaktadır. Vücut kitle endeksi sayesinde ideal kilo aralığınızı çok kolay bir şekilde bulabilirsiniz.

Obezite hastalarının vücut kitle endeksindeki birimleri, 25 ya da 30’un üzerindedir. Yani vücut, ideal kilonun epey bir üzerinde yer almaktadır. Bunun nedenleri arasında genetik ve çevresel faktörler yer almaktadır. Örneğin, ailede obezite hikayesi olan bir birey, obezite hastalığına genetik olarak daha yatkın olabilir. Çevresel faktörlerde ise değişen iş yaşantısı ve beslenme alışkanlıkları yer almaktadır.

Günümüzde obezite hem ülkemizi hem de ABD ve Çin gibi büyük nüfuslu ülkeleri tehdit etmektedir. Hazır gıdalar (fast food), şekerli abur cuburlar (junk food) ve şekerli gazlı içecekler (kola, soğuk çay) gibi ürünler, obeziteye davet açan ürünler arasında yer almaktadır. Dünyadaki değişen beslenme tarzı ise bu zararlı ürünlerin her gün artarak masamızı işgal etmesine neden olmaktadır. Sonuç olarak ülkemizde her 3 kadından birisi ve her 4 erkekten birisi ya obeziteye yakalanmış ya da yakalanmak üzeredir.

Obezite Nedenleri Nedir?

Yukarıda özetlesek de obezitenin nedenleri oldukça geniştir. Psikolojik travmalar, şiddet, taciz ve hatta d vitamini eksikliği gibi durumlar, çocukları ileri yaşlarda obeziteye sürüklemektedir. Depresyonun en büyük belirtilerinden birisi iştah artması durumudur. Zira insanlar yemek yemeği bir araç olarak kullanabilir. Özellikle de kriz durumlarıyla baş etme konusunda yemeğe sığınan insanlar, bu durumu bir koşullanma haline getirir ve ne zaman bir sorunla karşılaşsalar yemeğe başvururlar. Sonuç olarak obezite bu gibi insanlarda oldukça büyük bir risk haline gelmektedir.

Obezitenin diğer nedenleri arasında; hareketsiz yaşam tarzı, sağlıklı beslenmeme, diğer metabolizma hastalıkları, düzensiz uyku, hazır gıda tüketimi ve aşırı şekerli yiyecekler tüketme gibi sorunlar yer almaktadır. İşlenmiş gıdalar ve bol şekerli yiyecekler, menümüze girdiğinden bu yana obezite katlanarak artmıştır. Zira kalori bombası olarak adlandırılan hazır üretim besinler, insanların doymuş yağ ihtiyacının gereğinden fazla karşılanmasına neden olur. Biriken ve yakılmayan kaloriler ise doğrudan kilo alımına neden olur.

Obezite Tedavisi Nedir?

Obezite, tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Özellikle de gelişmiş ülkelerde obezite cerrahisi yöntemi, başarılı sonuçlar üreten bir müdahaledir. Eğer hastalar kendi başlarına kilo kontrolü sağlayamıyorsa ve durum ciddiye gidiyorsa uzman tedavisi gerekebilir. Bu noktada obezite cerrahisi, geliştirilmiş yöntemler sayesinde sadece 1-1.5 saat içerisinde başarılı bir işlem gerçekleştirmektedir. Bu sayede hastalar, obezite ile çok daha kolay bir şekilde mücadele edebilir ve hayatlarını geri kazanabilirler.

Obezite cerrahisi İzmir bölgesinde genel olarak tercih edilmektedir. İzmir bölgesinde yer alan uzman cerrahlar, obezite konusundaki cerrahi ihtiyaçlarınızı anlar ve doğru müdahale türünü seçme konusunda yardımcı olur.

Obezite Cerrahisi Kimlere Uygulanır?

Eğer 18-65 yaş içerisindeyseniz, vücut kitle endeksinin birim olarak 30 veya 35’in üzerine çıkmışsa, fazla kilolarınız yüzünden hayatı kaçırıyorsanız ve obezite sizleri diğer hastalıklara sürüklemişse mutlaka bir müdahale gerekmektedir. Cerrahların vereceği karara göre bu kriterler değişiklik gösterebilir ancak ortalama olarak bu kriterleri barındırıyorsanız mutlaka destek almanız gerekmektedir.

Obezite Cerrahisi ve Sonrası

Farklı durumlara göre farklı cerrahi müdahaleler uygulanır. Laporoskopik müdahale dediğimiz teknik sayesinde artık çok daha kolay bir şekilde obeziteden kurtulabilirsiniz. Sadece 1-1.5 saat içerisinde yapılacak olan müdahale, daha küçük porsiyonlarla doymanızı sağlar. Zira midenizin bir kısmı çıkarılır ve kapasitesi küçülür. Bu sayede hastalar gereğinden fazla yemek tüketmeden doygunluk hissi kazanır.

Müdahale sonrasında ilk birkaç ay egzersizlerinize dikkat etmeli, diyetisyenlerin uyarılarını ve listelerini harfiyen takip etmeli ve aynı zamanda psikolojik destek almalısınız. Zira obeziteye yakalanan hastalar, çevreden gördükleri kötü muamele nedeniyle kendilerini yalnız ve dışlanmış hissedebilir. Bu uyarıları dikkate alırsanız, bir yıldan daha kısa bir sürede eski sağlığınıza tamamen kavuşabilir ve obezitenin tüm etkilerinden kurtulabilirsiniz.

Obezite Cerrahisi Fiyatları

Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde obezite cerrahisi İzmir fiyatları çok uygun seviyelerde bulunmaktadır. Her türlü bütçeye sahip hasta, kolaylıkla bu müdahaleden yararlanabilir. Tam bir fiyat almak adına iletişime geçmeniz yararlı olacaktır zira fiyatlar durumunuza göre değişkenlik gösterebilir.

Obeziteden Kurtulmak İçin Neler Yapmalıyız?

Obeziteden Nasıl Kurtulurum?

Obezite çağımızın hastalığı olarak bilinmektedir. Özellikle de son dönemde değişen ve hazır ürünlerle dolan diyet listemiz, bizi şeker ve yağ dolu bir beslenme alışkanlığına itmektedir. Günümüzde her 3 kadından birisi ve her 4 erkekten birisi, değişen bu beslenme alışkanlığı nedeniyle maalesef obeziteye yakalanır ya da sınırda yer almaktadır. Peki söz konusu obezite olunca ondan nasıl kurtulabiliriz? Obeziteye yakalanmamak ve obezite riskini en aza indirmek için yapılmış birçok çalışma yer almaktadır. Uzmanlara kulak verirseniz en önemli 2 husus: dengeli beslenmek ve düzenli olarak egzersiz yapmak…

Obezitenin Nedenleri

Obezitenin birçok nedeni bulunmaktadır. Bunlar en temelde genetik ve çevresel olarak ikiye ayrılabilir. Fırat Tıp Dergisinin yayınladığı makalede:

“Obezite, sıklıkla ailesel geçiş göstermekte, ailesinde obezite görülen bireyler, diğer aile üyeleri ile birlikte yaşamasalar bile artmış obezite riski taşımaktadırlar. Anne babalarında obezitenin görülmesi, çocukluk ve adölesan dönemindeki bireyler için oldukça önemli bir risk oluşturmaktadır “

açıklaması yer almaktadır. Bu açıklamada; obezite geçmişi olan aile bireylerinde, çocukların da obezite riski taşıdığı açıkça yer almaktadır. Genetik faktörleri ortadan kaldırabilmek için sağlıklı nesiller yetiştirmemiz gerekmektedir. Bunun için de kendimizden başlayarak beslenme ve egzersiz alışkanlıklarımıza bir an önce çeki düzen vermemiz gerekmektedir.

Obezitenin en dikkat çeken çevresel nedeni ise genel olarak iş yükünün azalmasından dolayı meydana gelen hareketsiz yaşamdır. Düzenli egzersiz; kalp damarlarının genişlemesini, metabolizmanın daha stabil çalışmasını, daha fazla yağ yakımını ve dolayısıyla kilo kontrolünü sağlar.

Yetişkin bir birey, haftada en az üç defa 30 dakika boyunca orta yoğunluklu egzersiz yapmalıdır. Yürüyüş, koşu, merdiven çıkmak ya da evde yapılan basit egzersiz hareketleri, obeziteyle savaşma konusunda temel dayanaklarımızdır.

Eğer yoğun bir çalışma ortamında yer alıyorsanız, mutlaka boş bulduğunuz vakitlerde egzersize de zaman ayırmalısınız. Nasıl ki duş almak ya da yemek yemek için zaman ayırıyorsak, hareketli bir yaşam için de zaman ayırmamız gerekir. Vücudumuz nasıl ki suya ve uyumaya ihtiyaç duyuyorsa, hareket etmeye de ihtiyaç duymaktadır. İnternetten bakarak ya da bir spor eğitmeninden danışma alarak basit bir egzersiz programı hazırlayabilirsiniz.

Obezite Riski Olanlar Neler Yapmalı?

Eğer kilolarınız kontrolünüzün dışında artıyorsa ve bireysel müdahaleler yeterli olmuyorsa bu durumda obezite riskiniz artmış demektir. İlerleyen süreçlerde vücut kitle endeksinde obezite sınırlarına kadar ulaşabilir ve hatta obeziteye yakalanabilirsiniz. Bu nedenle bir an önce önlem almanız gerekmektedir.

Bireysel önlemlerin yeterli olmadığı durumlarda mutlaka obezite konusunda uzman bir doktordan yardım alın. Aynı zamanda obezitenin psikolojik sorunlardan da kaynaklandığı bilinmektedir. Bu nedenle psikolog ya da psikolojik danışmanlardan da destek alabilirsiniz.

Obezite konusunda risk grubunda yer alan bireyler aynı zamanda diyetisyen yardımı da almalıdır. Zira beslenmenin düzensiz ve sağlıksız olması, obeziteye davet açmaktadır. Mutlaka daha küçük porsiyonlarla beslenmeniz ve karbonhidrat alımını azaltmanız gerekmektedir. Özellikle de şekerli ve gazlı içeceklerden uzak durmalı, junk food dediğimiz gıdalardan tamamen vazgeçmelisiniz.

Obeziteye yakalanan ve durumu kritik olan hastaların abur cubura karşı hassas oldukları, aynı zamanda fast food gıdalar tükettikleri fark edilmektedir. Uzman diyetisyenler eşliğinde hazırlanan diyet listesine uyum sağlarsanız ve düzenli olarak egzersiz yaparsanız, cerrahi müdahaleye gerek kalmadan kilonuzu kontrol altına alabilirsiniz.

Tüm bu önlemler işe yaramazsa, obezite cerrahının alacağı kararla birlikte obezite cerrahisi uygulanabilir. Cerrahi müdahaleler, kişinin daha az porsiyonla doymasını sağlamak amacıyla gerçekleştirilen müdahalelerdir. Bu sayede hastalar bir uzman eliyle kilo kontrolü sağlayabilirler.

Obezite Günümüzde Neden Arttı?

Çağlara göre değişen ve o dönemin topluluklarını etkileyen hastalıklar vardır. Orta Çağ döneminde veba tüm Avrupa’yı etkilerken insanlar tek tek ölüyor ve bir çare bulamıyordu. Günümüzde ise psikolojik rahatsızlıklar, teknoloji bağımlılığı ve obezite gibi fiziksel hastalıklar toplumları etkilemektedir. Obezite yaygınlaşmadan önce insanlar neyi yapıyordu ya da yapmıyordu da şu an obezite oldukça yüksek seviyelerde? Kısaca obezite günümüzde neden arttı? Sorusu, bu yazımızın temel konusudur. Gelin bu soruya cevap arayalım.

Obezite ve Beslenme

Obezite, birçok faktöre bağlı olarak gelişebilen bir hastalık. Metabolizma hastalıkları, beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz bir yaşam, obezitenin temel nedenleri arasında sayılabilir. Özellikle de günümüz beslenme alışkanlıkları, obezitenin bir numaralı dostu olarak görülmektedir. Peki nedir bu beslenme alışkanlığı?

Sanayi devrimi olmadan önce insanlar sebze ve et ağırlıklı ev yapımı gıdalar tüketmekteydi. Doğal gıdalar, yeteri kadar mikro gıdalardan faydalanmamızı ve kalori almamızı sağlıyordu. Fazlasına müsaade etmeyecek bir beslenme alışkanlığına sahiptik. Ancak şeker tüketimi eskiden bu kadar yaygın değildi. Zira sanayi tipi ürünler ve işlenmiş gıdalar bundan 200 yıl öncesine kadar bu kadar yaygın değildi. Sanayi ürünü şekerler, özellikle de abur cubur (junk food) dediğimiz yiyeceklerde bol miktarda yer almaktadır. Fast food dediğimiz gıdalarda ise işlenmiş ve doymuş yağlar bolca yer almaktadır. Bu durum, beslenme alışkanlıklarımıza aşırı şekerin ve trans yağların dahil olmasına neden oldu ve kalori alımımız artış gösterdi. Obezite bu durumda kaçınılmaz bir sorun haline gelerek insanları etkilemeye başladı.

Yukarıdaki olaylar ve olgular, insan tarihi ele alındığında beslenme alışkanlığının değişmesiyle fiziksel hastalıkların da şekillenmesine neden olmuştur. Obeziteyi günümüzde yaygın kılan en temel husus, beslenme alışkanlıklarımızın hazır gıdaya ve aşırı şekerli gıdaya evrilmiş olmasıdır. İnsanların aşırı şeker tüketimi, başta karaciğer yağlanmasına ve aynı zamanda genel olarak da kilo alımına neden olmaktadır. Vücut kitle endeksi 25 veya 30 birimin üzerinde olduğunda ise bu durum “obezite” olarak tanımlanmaktadır.

Obezite ve Hareketsiz Yaşam

Obezitenin temel nedenlerinden birisi de hareketiz yaşamdır. Obezite neden arttı? Sorusunu, günümüz çalışma düzeniyle de açıklama pekala mümkündür. Özellikle de tarım ve sanayi sektöründen hizmet sektörüne geçiş, bizleri fabrikalarda ya da bahçelerde değil de masa başında çalışmaya itmektedir. Haliyle günde 8 saat masa başında çalışan bir insan, aldığı kalorileri yeteri kadar yakamaz ve kalori fazlası oluşur. Oluşan bu fazlalık bize kilo sorunu olarak geri döner.

Peki masa başında çalışmak tek neden midir? Tabii ki hayır! Masa başında çalışmak ve teknolojinin de gelişmesi, bizi egzersiz alışkanlıklarından uzak tutmaktadır. Bunun nedeni 8 saatlik çalışma sonucu zaman kalmaması değil, teknolojinin de aşırı gelişmesidir. Teknolojik gelişmeler sayesinde artık evlerimizi ayağa bile kalkmadan sesli komut özelliği sayesinde kontrol edebiliyoruz. Arabalar sayesinde iş yerlerine sadece birkaç adımla gidebiliyoruz. Aynı zamanda asansörler sayesinde merdivenleri unuttuk. Eğer merdiven kullanmak zorunda kalırsak, büyük bir acı çekeceğimizi düşünüyoruz.

Kısaca zararlı beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam alışkanlıkları, obeziteye davetiye veren iki temel kötü alışkanlıktır. Bunların yanına; sigara, alkol, madde ve şeker kullanımını da eklememiz gerekir. Bu kullanımlar, obezitenin yanında obeziteyi teşvik eden psikolojik sorunlara da yakalanmamıza neden oluyor ve kısır döngüye neden oluyor. Zira yaşanan psikolojik travmalar da aslında obeziteye neden olan temel sorunlar arasındadır. Psikolojik şiddet, fiziksel şiddet ve taciz gibi olaylar da her ne kadar yazımızda pek fazla yer almasa da, obezitenin temel sorunlarındandır. Bu sorunların obeziteyi neden artırdığını ise bir sonraki yazımızda okuyabilirsiniz.

Obezitenin En Sevdiği 2 Alışkanlık!

Obezite ya da halk adıyla “şişmanlık”, günümüzün en büyük ve en yaygın sağlık sorunlarından birisidir. İnsan vücudundaki yağ oranının, sağlıklı yaşamaya engel olduğu seviyede artması bu hastalığa neden olmaktadır. Genel olarak vücut kütle endeksinin 25 ya da 30 kg/m2 ve üzeri olduğu durumlarda obezite tanısı konmaktadır. Bu nedenle obezitenin tam bir sınırı yoktur ve kişiye bağlı olarak değişebilen sınırları bulunmaktadır. Bu yazımızda, obeziteye neden olan etkenlerden bahsedeceğiz ve bu etkenlere karşı alınabilecek önlemleri sıralayacağız.

Obezite Düzenli Beslenme Alışkanlığını Sever!

Kişi, yaktığı kaloriden fazlasını alırsa doğal olarak kalori fazlası meydana gelir. Bu fazlalık, vücut içerisinde depolanmaya başlar. Kişideki bu kalori artışı, yağlanmaya ve doğal olarak kilo artışına neden olur.

Kilo artışının en büyük nedenlerinden birisi, yakıldığından fazla kalori almaktır. Fazla kalori ise fazla yemekle alınır. Fiziksel olarak küçük ancak kalori olarak büyük porsiyonlar ne yazık ki kilo almanıza neden olan gıdalar arasındadır. Örnek olarak fast food ürünlerinin genelini gösterebiliriz. Kızartma ürünleri, içerdikleri aşırı yağdan dolayı fazla kalori alımına neden olur. Eğer hayatımızdan fast food ürünlerini ve kola gibi gazlı-şekerli içecekleri tamamen çıkartırsak, fazla kalori alımını da kontrol altına alabiliriz.

Sağlıksız beslenme konusunda alınabilecek önlemler aşağıdaki gibidir:

  • Porsiyonları küçültün ve öğün sayısını artırın. Az az ve sık sık yiyin.
  • Uyumadan önceki 4 saat içerisinde ana öğünlerde yer alan besinleri tüketmeyin. Su ve çerez tüketebilirsiniz.
  • Su tüketimi, metabolizmanızı hızlandıracak ve kalori yakımını artıracaktır. Aynı zamanda vücuttaki toksik maddeleri atma konusunda da yardımcı olur.
  • Asla öğün atlamayın! Öğün atlamak, düzenli beslenmenin baş düşmanıdır.
  • Olabildiğince sağlıklı yağlardan oluşan besinleri tüketin. Zeytinyağı kullanımını artırın ve katı yağlardan uzak durmaya çalışın.
  • Yemek öncesinde ve sırasında su tüketimi, gereğinden fazla yemek yemenizi kısıtlayacaktır.
  • Ev yapımı yemekler, fast food gıdalara göre daha sağlıklıdır. Bu nedenle evde yemek yapmayı alışkanlık haline getirin.

Obezite Hareketsiz Yaşamı da Sever!

Obezitenin bir diğer nedeni, hareketsiz yaşamdır. Özellikle de masa başında çalışan ve ofis yaşamına alışan insanlar, spor faaliyetlerinden yoksun kalırlar. Ancak sağlıklı bir yaşamın temel bileşenlerinden birisi, spor yapmaktır. Yetişkin bir insan, haftanın en az üç günü 30 dakika boyunca spor yapmalıdır. Hafta sonu tatilleri ve izin günleri, spor yapmak için harika bir fırsattır. Eğer yeni ameliyat olmadıysanız ve bu nedenle doktor tarafından spor yapmanız yasak değilse mutlaka spora vakit ayırmanız gerekmektedir.

İnsanlar spor yaparken doğal olarak mat ya da pilates gibi ek araçların arayışına girer. Ancak spor yapmak demek sadece teknolojik aletleri kullanmak demek değildir. İşinize arada bir yürüyerek gitmek ya da merdivenleri fazladan birkaç kez çıkmak da bir spordur. Özellikle de ofis yaşamında mola sürelerinde basit gerinme hareketleri de bir spor olarak kabul edilebilir. Temel amacımız, olabildiğince hareket etmektir. Ek olarak postürün doğru biçimde yer alması da spor yaparken bizleri daha az zorlayacaktır. Genelde uzun süre boyunca yanlış bir oturuş, hareket esnasında insanlara acı verir ve insanlar hareket etmek istemezler. Ancak doğru postür, hareket etmemiz için gerekli teşviki bizlere sağlayacaktır. Spor yaparken aşağıdaki hususlara dikkat edin:

  • Isınma hareketleri yaparak başlayın. Ağır hareketler sakatlanmanıza ya da acı çekmenize neden olabilir.
  • Spor sonrası kas ağrısından çekinmeyin. Bu doğaldır ve kaslarınızın çalıştığının kanıtıdır.
  • Haftada en az 3 defa 30 dakikalık düzenli spor, hareketsiz bir yaşamdan uzaklaşmanızı sağlar.

Tüp Mide Ameliyatı Nedir?

Tüp Mide Ameliyatı Nedir?

Tüp mide ameliyatı nedir? Tüp mide ameliyatını kimler olmalı ? bunun gibi konulara yer verdik. Obeziteye yakalanan hastalar, büyük porsiyon tüketseler de doymadıklarından şikayetçidir. Zira bu hastaların mideleri genellikle normalden büyüktür. Günümüzde ise mide küçültme ameliyatları, hastaların daha az porsiyon tüketerek doyum hissiyatı sağlamalarını amaçlar. Bu nedenle tüp mide ya da tıbbi adıyla “sleeve gastrektomi” olarak da bilinen ameliyat, hastaların daha küçük mideye sahip olmalarını amaçlamaktadır.

Tüp Mide Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Egzersizin ve diyet programının işe yaramadığı durumlarda hasta kilo almaya devam edebilir. Bu durumda yapılması gereken şey, hastanın cerrahi müdahale yöntemini denemesidir. Bu nedenle geliştirilmiş olan tüp mide ameliyatı hastanın midesinin büyük bir kısmının alınması sonucu gerçekleştirilen bir ameliyattır. Ortalama olarak 1.5 saat süren ameliyatta, hastanın midesi bir patlıcan gibi ince ve uzun bir hale getirilir. Ameliyat sırasında genel anestezi yöntemiyle hasta uyutulur ve Laparoskopik dediğimiz kapalı yöntem cerrahi girişim uygulanır.

Tüp mide ameliyatı, hastanın mide giriş ve çıkışlarına dokunmadan midenin belirli bir kısmının çıkarılması sonucu yapılmaktadır. Ameliyatın esas amacı, besin alımının kısıtlanması ve hastanın daha az porsiyon tüketerek tokluk hissi sağlamasıdır. Ek olarak tüp mide ameliyatı sayesinde besin emilimi de ufak bir miktar yavaşlamaktadır. Tüp mide ameliyatı sayesinde hastalar, tokluk hissine sahip oluyor ve insülin direnci de kırılmış oluyor.

Tüp Mide Ameliyatı Sonrası

Yaklaşık olarak 1.5 saat içerisinde tamamlanan tüp mide ameliyatı sonrası hastanın ilk üç gün boyunca hastanede gözetim altında tutulması gerekiyor. Bu süre zarfında hasta yakın olarak inceleniyor ve ameliyat sonrası olası yan etkilere karşı önlem alınıyor. Bu süreçten sonra hasta taburcu ediliyor ve evinde dinlenmesi gerekiyor. İlk üç ay boyunca spor yapmaktan kaçınması gereken hastalar, doktor tavsiyesi sonrasında yavaş yavaş hareketlere başlayabilir. Özellikle de karın bölgesini geliştirmeye yönelik hareketlerin doktor tavsiyesi olmadan yapılmaması çok önemlidir.

Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Beslenme

Hasta mide küçültme ameliyatı sonrasında farklı bir hayata kavuşmuş olacağından dolayı, eski beslenme alışkanlıklarından da vazgeçme dönemi geldi demektir. Ameliyat sonrası her hastaya özel olarak hazırlanan diyet programı, hasta tarafından mutlaka uygulanmalıdır. Genel olarak protein ağırlıklı beslenmesi gereken hastalar, ameliyat sonrası kilo vermek istiyorsa aşağıdaki tavsiyelere de uymak zorundadır:

  • Asla öğün atlamayın ve 3 ana öğün ile 2 ara öğün olmak üzere dengeli bir beslenme planına uyun.
  • Televizyon ya da laptop karşısında yemek yeme alışkanlıklarınızdan vazgeçin. Yemeği sadece evinizde yemek yenilen odada (mutfak, salon, yemek odası vs) yemeye özen gösterin ve burada yemek yeme dışında farklı bir şeyle ilgilenmeyin. Yatağınızda ya da başka bir odada yemek yemeyin.
  • Eski beslenme alışkanlıklarından vazgeçin ve fastfood gıdalardan uzak durun.
  • Besinleri küçük lokmalar halinde alın ve iyice çiğnemeden yutmayın.

Tüp Mide Ameliyatı Kimlere Yapılır?

Tüp mide ameliyatı olabilmeniz için bazı kriterleri taşıyor olmanız gerekmektedir. Bu kriterler şöyledir:

  • Hastanın VKİ (vücut kitle indeksi) 40 kg/m2 üzerinde olması, morbid obez tanısı konulması ve obeziteye bağlı ciddi sağlık sorunlarının bulunması
  • 18 ila 65 yaş aralığında yer alıyor olması
  • VKİ 35 üzerinde olması (WHO kriterlerine göre)

Eğer yukarıdaki özelliklere sahipseniz, bu cerrahi işlemden faydalanabilirsiniz. Bazı durumlarda 18 yaş altı, 65 yaş üzeri ya da VKİ 30-35 arası olan hastalar da doktor inisiyatifinde bu cerrahi müdahaleden faydalanabilir.

Tüp Mide Ameliyatı Sonrası İz Kalıyor mu?

Hastanın mide bölgesinde açılan cerrahi kesikler, bir süre gözle görülür olsa da herhangi bir acı vermez. Yaklaşık olarak 6 ay sonrasında ise bu kesikler gözle görülemeyecek duruma gelir ve hasta normal hayatına kaldığı yerden devam edebilir.

Obezite Cerrahisi Neden Gerekli?

Obezite Cerrahisi

Obezite cerrahisi artan obezite oranları ele alındığında önemi oldukça büyük bir operasyondur. 1960-1980 yılları arasında aşırı kilolu veya obez olan kişi sayısında sadece küçük bir artış oldu. Bununla birlikte, 1980’den beri hem toplumda obezite yüzde olarak artmakla beraber, artış hızı da artmaktadır. Geçtiğimiz 20 yıl, belirgin bir yaşam tarzı değişikliğine tanık olmuştur: toplum aynı kalori alımını sürdürürken daha az egzersiz yapmaktadır. Obezitenin yaygınlığı ve kronik hastalıklarla olan güçlü ilişkisi onu bir numaralı halk sağlığı sorunu haline getirmektedir.

Obezitenin ciddi bir sağlık riski olduğu bilinmektedir. Obezite, sigara içimi, alkol bağımlılığı ve yoksulluk gibi bilinen diğer sağlık risklerinin olumsuz etkileri iyi bilinmektedir. Bunların hepsi ciddi kronik sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Fakat şimdiye kadar bunları kıyaslayan bir çalışma yapılmamıştı. Hangisi daha tehlikeli?

Sağlık ekonomisti Roland Sturm ve psikiyatrist Kenneth Wells, bunların kronik sağlık sorunları ve sağlık harcamaları üzerine olan etkilerini inceledi. Sonuçlar oldukça çarpıcıydı. Çünkü obezite hem kişi başına sigara ve alkolizmden daha fazla kronik sağlık sorunlarına neden olmakta ve daha fazla sağlık harcaması gerektirmekteydi. Ve yine obezite diğer hepsinden daha fazla insanı etkiliyordu. Örneğin Amerikalıların yaklaşık yüzde 23’ü obez. Ek bir yüzde 36 fazla kilolu. Buna karşılık, sadece yüzde 6’sı ağır içki içicileri, yüzde 19’u günlük sigara içiyor ve yüzde 14’ü yoksulluk içinde yaşıyor.

Obezite Cerrahisi ile Sağlığınıza Kavuşun

Obezite cerrahisi için öncelikle obezite hesaplama yöntemiyle vücut kitle indeksinizi öğrenerek obez bir birey olup olmadığınızı öğrenebilirsiniz. ve Benzer yaş ve cinsiyete sahip normal kilolu bireylere benzer sosyoekonomik özelliklere sahip kişilerle karşılaştırıldığında, obez insanlar yaklaşık yüzde 67 oranında daha fazla kronik rahatsızlıklardan şikayet etmektedirler. Aksine, günlük sigara içenlerde artış sadece yüzde 25 ve alkol tüketimi olanlarda sadece ise yüzde 12’dir.

Yine kronik hastalıklarda olanla benzer şekilde obezite hastalarının sağlık harcamaları sigara kullananlardan çok daha fazla. Örneğin, obez bireylerin sağlık harcaması sigara içenlerden yüzde 21, çok ağır sigara içenlerden yüzde 14 oranında daha fazla harcıyor. Toplumun geneliyle kıyaslandığında ise obez bireyler ilaçlara yüzde 77 daha fazla harcıyor.

Tüm bunlara rağmen, obeziteyle mücadele için tasarlanmış kamu politikaları nispeten azdır. Obezitenin önlenmesi için olduğu kadar da mevcut obez hastaların tedavisi için de çaba harcanmalıdır. Obezitenin günümüzde bilinen tek etkin tedavisi cerrahi yöntemlerdir. Yapılan çalışmalar cerrahi sonrası yaşam kalitesinde ciddi artışla beraber kronik sağlık sorunlarında da ciddi azalma olduğunu göstermektedir. Yine aynı zamanda hastaların sağlık harcamalarında da ciddi oranda azalma olmaktadır. Tüm bunlar da cerrahi tedavinin sağlık giderleri açısından da oldukça avantajlı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu konu mutlaka daha derinlemesine incelenmeli ve önlemler alınmalıdır. Çünkü önümüzdeki yıllarda maalesef sorun daha da büyüyecek gibi gözükmektedir.